Kurumsal İletişim Direktörlüğü

"Rus İşgali Trabzonlular’ın Vatanseverliğini Artırmıştır"

Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü haftasında Üniversitemizde 106. yıl dönümünde Rus İgşgalinden Kurtuluşa Trabzon konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Trabzon Valisi Aziz Yıldırım “Tarih, bir milletin hafızasıdır. Bu hafızayı gençlerimize aktarmak en önemli görevlerimizden biri” ifadesini kullanırken Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ise “Kurtuluş sadece işgal veya kuşatmadan arındırılan şehirlerin değil, bir milletin canlı hatırasıdır” dedi. Tarihçi Veysel Usta ise işgalle geçen iki yıla yakın sürede yaşanan ağır bedellerle Trabzon ve çevresinde yaşayan insanların vatana bağlılığını artırdığını vurguladı.

Üniversitemiz Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Prof. Dr. Hasan Karal’ın evsahipliğinde Vali Aziz Yıldırım, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Erdem, Akçaabat Kaymakamı Yusuf Cankatar, İletişim Başkanlığı Bölge Müdürü Murat Güler, dekan ve öğretim üyeleri ile öğrenciler katıldı.

Moderatörlüğünü Üniversitemizden Doç. Dr. Mehmet Akpınar’ın yaptığı panelde konuşmacı olarak yine Üniversitemiz Dr. Öğr. Üyesi Nurettin Çakıcı ve Dr. Öğr. Üyesi Engin Çağdaş Bulut ile Karadeniz Teknik Üniversitesinden Tarihçi Öğr. Gör. Veysel Usta seri sunumlar yaptı.

Konuşmasında, “moskof zulmü” olarak anılan Rus işgalinden sonra kavuşulan kurtuluşun birçok bakımdan önem arz ettiğini belirten Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, “Çünkü kurtuluş sadece işgal veya kuşatmadan arındırılan şehirlerin değil, bir milletin canlı hatırasıdır. Her yönü ile anılmaya, anlamaya ve yaşatılmaya lâyık bir varoluş dersidir. İkinci asrına giren Cumhuriyetimizin bânisi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz tespiti ile ‘Geçmişini bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkûmdur.’ Bu gerçekten hareket ederek tertip ettiğimiz bu panelde araştırmalarıyla ve eserleriyle bu konuda uzmanlaşmış çok değerli hocalarımızın tespitlerini önemli buluyoruz” dedi. Âşıkkutlu sözlerini şöyle tamamladı:

“Trabzon denince kurtuluşla fetih arasında güçlü ve yakın bir bağ var. Bir yanda 1461’de Zigana’dan Maçka’ya inerek dev ordularla tekfurdan şehrin anahtarını teslim alan Fatih Sultan Mehmed Han; diğer yanda düzenli ordu kimliğinden uzak gönüllü vatanperver gruplarla Karadağ’dan Akçaabat’a inen direniş birlikleri. Buna karşılık daha fazla kayıp vermekten korkup şehri terk eden Rus güçleri... Ecdadımızın 20. yüzyıldaki bu kutlu mücadelesinde Fatih’in 1461'deki fetih iradesini ve cihat ruhunu görebiliyoruz.”

HER AİLENİN BİR HİKAYESİ VAR

Trabzon Valisi Aziz Yıldırım ise konuşmasında şunları kaydetti: “Trabzon’un kurtuluşu deyince içimiz cız ediyor. Burada hiçbir aile yoktur ki kurtuluşla ilgili hikayesi olmasın. Kurtuluşa katkıda bulunan bir şehidi ya da gazisi olmasın. Bütün bir Trabzon 106 yıl önce büyük bir mücadele vererek yaklaşık 2 yıllık bir sabırla Trabzon’u tekrar sahiplenmiş, tekrar Türk ve İslâm Yurdu haline getirmiş, Trabzon’u tekrar Türkiye Cumhuriyeti’nin bir şehri olarak geri almışlardır. Ruslar burada 1 yıl 10 ay kalmışlar ama burada hiç rahat yüzü görmemişler. Her mahalle ve köyden her aileden Trabzon’u işgal eden Rusları buradan kovmak için mücadele vermişler. Çok şehidimiz var. Çok gazimiz var. Ailelerin nesiller boyu anlattıkları hikayeleri var. Hepsini hayırla ve rahmetle yad ediyoruz. Onlara rahmet diliyoruz. Ruslar, çok değerli olduğu için bu topraklara göz dikmişlerdir; bu topraklar bugün de o kadar değerlidir. Fatih burayı 1461’de kılıç kullanmadan fethetti. Burası bir ilim ve kültür merkezi haline geldi. Topraklarımız içerisinde 3 il şehzade yetiştirdi. Bunlar Manisa, Amasya ve fethinden itibaren Trabzon’dur. Bu şehri Fatih fethetti, Yavuz 26 yıl valilik yaptı, Kanuni burada doğdu ve 17 yaşına kadar burada yaşadı. Bugün 1918’in 24 Şubatının 106. yıl dönümü. 106. kez buradan Rusları kovmanın sevincini yaşıyoruz. İşgalin sonlandırılmasıyla imzalanan Erzincan Anlaşması’na Ermeniler uymadı. Bunun üzerine genel harekat emri verildi ve 11 Şubatta harekat emri verilirken 24 Şubatta şehir gerçek sahiplerince geri alındı. Tarih, bir milletin hafızasıdır. Bu hafızayı gençlerimize aktarmak en önemli görevlerimizden biridir. Bu kurtuluşu çok önemsiyoruz. Allah bir daha bizi kurtuluş mücadelesine mecbur bırakmasın.”

AKÇAABAT’TA 5 BİN KAYIP VERDİLER

Daha sonra panelin sunum bölümünü başlatan moderatör Doç. Dr. Mehmet Akpınar; “Başta Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bu ülkeyi bize vatan olarak bırakan bütün kahraman geçmişimizi rahmetle anıyoruz. Onların bize emaneti olan Trabzon şehri coğrafi, stratejik ve ticari önemi nedeniyle her zaman gözde şehirlerden biri olurken, gözlerini bu topraklara dikenler de tarih boyunca farklı hayaller kurmuştur” derken, Tarihçi Veysel Usta ‘Trabzon’da Rus İşgali ve Sonuçları’ konulu sunumunda önemli tespitlerde bulundu:

“Rus bombardımanı Trabzon’dan Zonguldak’a kadar uzun bir şeridi hedef aldı. Karadeniz’de işgale karşı büyük mücadele verildi. Sarıkamış’ta cereyan eden felakette Üçüncü Ordu’nun askeri mevcudu üçte birine düştü. Bunu fırsat bilen Ruslar Muş, Bitlis ve Van vilayetlerini işgal etti. Bunun neticesinde Osmanlı Devleti’nin tebai sadıka diye nitelendirdiği bir cemaat Osmanlı’yı ele geçirmek için düşmanla iş birliği yaptı. 1916 yılının Ekim ayı sonlarında 1. Dünya Savaşı’nda Rus işgali döneminde bu bölgede paramiliter bir takım savunma yapıldığını biliyoruz. Bölgede oluşturulan Türk çeteleri Ruslara büyük kayıplar verdirdi. Sadece Akçaabat hattında Rusların 5 bin kayıp verdiği belirtiliyor. Nasıl bir ciddi sivil direniş verildiğini buradan anlıyoruz. Menşevik devrim ve Bolşevik devrim savaşın seyrini değiştiriyor. İşgal ettikleri coğrafyalarda Rus askerleri arasında otorite zaafı meydana geliyor. Bolşevik eylemler tavır gösteriyor ve savaşmak istemiyorlar. 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesiyle Rusların işgal ettikleri Osmanlı topraklarından çekiliyorlar. Trabzon metropolitine telgrafla talimat veriliyor. Muhacirliğe çıkmadan kalmış sakat ve yaşlı vatandaşlara eziyet yapılmaması isteniyor. 24 Şubat 1918’deki kurtuluş ve doğuya doğru işgal edilen ilçe ve illerin düşman işgalinden kurtulması sağlanıyor.”

PONTUSÇULUK İDEALLERİNİN SONU

Ruslar’ın, Kafkas Cephesindeki muharebeleri canlı olarak kamerayla kaydettiğini belirten Usta şöyle devam etti: “Çektikleri filmleri sinemalı talim olarak askerlerine göstermişler. Motivasyon için bunları kaydedip izletmişler. 455 yıl Osmanlı idaresi altında birlikte ve bir arada yaşamış, en güvenli şekilde varlığını sürdürmüş olan azınlıkların nankörlüğünü biz bu filmlerde de gördük. Çünkü işgal gerçekleştiğinde Rus askerlerinden çok şehirdeki gayrimüslimler büyük sevinç gösterileri sergiliyorlar. Dokümantel filmlerden bunları görüyoruz. Materyallerden anlıyoruz ki; Türkler güya ecnebi çocuklarına eziyette bulunuyormuş, bu işgalle Ruslar eziyeti durdurmuş. Tarih ‘keşle’lerle yazılmıyor. Olgularla yazılıyor. İşgalle Türklerin mülksüzleştirilmesi ideali güdülüyor. Rumlar işgalle mallarımıza el koymuş. Rus işgalini kendileri için kuracakları bir Pontus devletinin zeminini hazırlama fırsatı olarak görmüşler. İmar gerekçesiyle Maraş Caddesi’nin açıldığını aynı kayıtlardan görebiliyoruz. Meydan civarındaki Türk Evi’nin bilinçli şekilde yıkıldığı söyleniyor. Türk varlığını merkezden başlayarak kaldırmak ve onları mülksüzleştirmek istiyorlar. 6 gazete yayınlanıyor ve bunların tamamı Trabzon’da yaşayan rumların pontusçuluk anlayışını yaymak. Rumlaştırmadan sonra helalleştirme misyonu da yürütülüyor. Epohi Gazetesi’nin sahibi Amasya Devlet Güvenlik Mahkemesine çıkıyor, hakimin Rumlaştırmaya yönelik sorusu üzerine ‘Biz rumlaştırma ile kalmayacaktık, bölgeyi Yunanistan’a ilhak ettirmek istiyorduk’ diyerek mahkeme huzurunda bu emeli ikrar ediyor. İşgalle geçen iki yıla yakın sürede yaşanan ağır bedeller Trabzon ve çevresinde yaşayan insanlarımızın vatana bağlılığını artırmıştır. 1924’te Atatürk onuruna verilen davete katılmak üzere Trabzon’a geliyor; Trabzon ve Trabzonlular’ın Sakarya Savaşında Üçüncü Fırka ile ne denli önemli görev yaptıklarını anlatırken ‘Ülkenin Ermeni mahreci veya Pontus krallığı yapma idealinin tamamen tarihe kavuştuğunu’ vurguluyor. Bu da Trabzon’un kurtuluşunu ve kurtuluşun önemini en iyi özetleyen özdeyişlerden biri olarak tarihe geçiyor.”

Dr. Öğr. Üyesi Engin Çağdaş Bulut işgalin muhacirlik yönüne işaret ederken, Trabzon göç alan bir şehirken göç veren bir merkeze dönüştüğünü vurguladı. Muhacirlikte dört farklı demografik grup bulunduğunu belirten Bulut, “Bunlar; büro işlerinde çalışan memurlar, gittikleri yerlerde zanaat yapan esnaf ve meslek erbapları, aile reisleri cephede savaşan ve geride kalan gruplar ile geldikleri yerde bütün geçim kaynaklarını bırakan gruplar. Muhacirlerin açlıktan ve hastalıktan ciddi sayıda zayiat verdiklerini biliyoruz. Muhacirliğe 20 kişi gitmişse geriye belki yarısı dönebilmiş. Bizim kendi büyüklerimiz de Akçaabat’tan muhacirliğe gitmiş, onlar da azalarak geri dönmüşler. Trabzon’dan sadece Samsun çevresine giden 79 bin 100 kişi var. Toplamda ise 324 bin Trabzonlu muhacirin varlığını biliyoruz. Geriye ise 207 bin kişi dönebilmiş.”

MEŞHUR RUS YARDIMI KARŞILIKSIZ MI?

“İşgalden İttifaka Milli Mücadele Döneminde Trabzon” konulu sunumda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Nurettin Çakıcı ise Rusya’da yönetimin Bolşeviklere geçmesi ile Sovyet temsilcilerinin artık çarlık döneminde uygulanan politikalardan vazgeçtiklerini belirtirken işgale uğrayan Trabzon’un sadece şehrin kurtuluşunda değil, sathı vatan düzeyinde milli mücadele çok önemli roller üstlendiğini anlattı. Çakıcı, “Trabzon'da Milli Mücadelenin hazırlık evresinde Milli Mücadelenin lehinde ve aleyhinde teşkilatlanmanın en yoğun görüldüğü yerlerden biriydi. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milli Cemiyeti bu akımın en önemli makamı ve yeriydi. Erzurum Vilâyât-ı Şarkiye Müdâfaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ile birlikte milli mücadelede çok büyük yeri vardı. Mahmut Goloğlu’nun bildirdiğine göre 18 kişi Erzurum kongresine bu dernekler vasıtasıyla katıldı. Milli Mücadele programının belirlendiği kongre olması hasebiyle Erzurum Kongresi Trabzonlular’ın katılımıyla çok önemli hale geldi. Çok meşhur bir Rus yardımı konusu var; Ruslar milli mücadele döneminde bize askeri teçhizat, para ve malzeme yardımında bulundular ama aslında TBMM Hükümeti de Rusya’da açlık çeken halkın doyurulması için buğday, arpa ve mısır gibi temel gıda maddelerini Trabzon Limanı üzerinden Rusya’ya gönderiyor. Devletler arasında her zaman ittifaklar yapıldı ve yapılıyor ama bugün Filistin’e baktığımızda devletler arasındaki ittifaklar insanı yaşatmak için olmalı. Bugünkü gibi işgalden yana olmamalı” diye konuştu. Panelin ardından protokol tarafından panelistlere birer teşekkür plaketleri verildi ve program toplu fotoğraf çekimi ile tamamlandı.

Menüyü Kapat